HABERLER
  • Son Güncelleme : 08.07.2025 16:28
  • Haber Giriş : 24.06.2025 15:53
  • Etkinlik : 23.06.2025

Savunma Susmadı Susmayacak

Avukatlar, Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu öncülüğünde aylardır sistemli olarak savunmanın hedef alınmasını Çağlayan Adliyesi'nde "Savunma susmadı, susmayacak" diyerek protesto etti.

Adliye içerisinde toplanan yüzlerce avukat, alkışlarla dışarı çıktı. C Kapısı önünde, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, adliye önünde açıklamalarda bulundu.

“ADALET TEHLİKEDEYSE TÜRKİYE TEHLİKEDEDİR”

İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, konuşmasında, "Savunma kendisini savunmuyor. Aslında savunma, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün yurttaşlarını savunuyor. Savunma, bütün yurttaşların hak ve özgürlüklerini savunmak için vardır. Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli adalettir" dedi.

"Eğer adalet tehlikedeyse Türkiye Cumhuriyeti de tehlikededir" diyen Kaboğlu, "Bugün 200 bini aşkın avukatın temsilcileri olarak Türkiye'nin dört bir köşesinden gelen baro başkanları ve yöneticileri, yani yaklaşık 200 bin avukat, 85 milyonun haklarını savunmak için buraya gelmiş bulunuyorlar. Çünkü onlar biliyor ki avukatlara yönelik saldırı, bütün yurttaşlara yönelik saldırı demektir" diye konuştu.

Son aylarda özellikle Anayasa'nın 19. maddesine aykırı bir biçimde yurttaşların, kamu görevlilerinin, seçilmişlerin, avukatların, gazetecilerin yakalandıklarını, arandıklarını, gözaltına alındıklarıve tutuklandıklarının gözlemlendiğinin altını çizen Başkan Kaboğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Bunun son örneği üç gün önce İstanbul Barosu üyesi avukat Mehmet Pehlivan olmuştur. Öyle ki ifadesinin alınması, tutuklanması yalnızca Anayasa'ya açıkça aykırı bir biçimde değil, aynı zamanda Avukatlık Kanunu'na da apaçık bir biçimde ihlal edilerek gerçekleştirilmiştir. Mahkeme kararı verilinceye kadar hiç kimse suçlu sayılamaz. Yani suçsuz sayılma hakkı savaş hukukunda bile geçerli olduğuna göre burada insanları, yurttaşları önceden suçlu ilan edip hapse tıkayarak sonradan iddianamelere hazırlamak suretiyle kurgu davalar oluşturulması tamamen keyfidir, kin ve nefretle yaklaşımdır, kindarlıktır, hatta önyargılı, canavarca hisle, farklı düşünce ve fikirlerde olan toplumsal kesimleri sindirme ve yok etme harekatından başkası değildir."

Kaboğlu,"Biz İstanbul Barosu olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün baroları olarak Anayasa'ya bağlıyız, Anayasa'ya bağlılığımızı bir kez daha yüksek sesle beyan ediyoruz. Biz umutluyuz, 200 bini aşkın avukatla Anayasal düzeni sahipleniyoruz, ne pahasına olursa olsun savunuyoruz." dedi

“SAVUNMA KUŞATILMAK İSTENİYOR”

BaşkanKaboğlu'nun ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Başkanı Erinç Sağkansöz aldı. Sağkan, konuşmasında, "Ülkemizde son dönemde hukuk devleti ilkesindensistematik olarak uzaklaşıldığını, başta ifade hürriyeti, kişi özgürlüğü ve güvenliği ve adil yargılanma hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerinin teminatı olması gereken yargı sisteminin aksine araçsallaştırılmak suretiyle hakları kısıtlayan bir yapıya dönüştüğünü üzülerek gözlemliyoruz" dedi.

Savunmanın sistemli bir şekilde kuşatılmak istendiğine vurgu yapan Sağkan, “Tehditlerle, soruşturmalarla, tutuklamalarla, itibar suikastlarıyla sınamaya kalkışsalar da cevabımız net; savunma korkmaz, savunma susmaz, savunma asla teslim olmaz! Gözaltılarla, tutuklamalarla, sindirme çabalarıyla bu mücadeleden döneceğimizi sananlara cevabımız çok net; işte buradayız! Her zaman olması gereken yerde, tam da hukuk adına konuşulması gereken yerdeyiz. Sesimiz kesilmek isteniyorsa biz daha yüksek sesle konuşuruz. Teslimiyet dayatılıyorsa inatla ve ısrarla direnişin sesi oluruz. Ve hiçbir yurttaşımızı savunmasız, hiçbir meslektaşımızı yalnız bırakmadık, bırakmayız" diye konuştu.

AVUKATLARA POLİS ENGELİ

Avukatlar daha sonra İstanbul Barosuna yürümek istedi ancak yürüyüş polis engeliyle karşılaştı. Bunun üzerine avukatların bir kısmı Adliye içerisinde oturma eylemine başladı, bir kısmı ise polis barikatının önünde bekleyişini sürdürdü.

Polisle yapılan görüşmeler sonuç vermedi. Saat 16.30’a kadar yüzlerce avukat Adliyede bekledi. Ardından TBB Başkanı Av. Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'nun ve Baro başkanlarının da aralarında bulunduğu bir grup avukat İstanbul Barosu'na doğru yürüyüş geçti. Ancak bir süre sonra yeniden polis ablukasıyla karşılaşıldı.

Avukatların bazıları araçlarla İstanbul Barosu önüne geçerken, İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu beraberinde bir grupla, Çağlayan Adliyesi’nden İstanbul Barosuna yürüdü.

“POLİS DEVLETİ PROVASI YAPILMIŞTIR”

İstanbul Barosu önünde yapılan açıklamada ilk sözü TBB Başkanı Av. Erinç Sağkan aldı.

Sağkan, "Bugün hem Çağlayan Adliyesi önünde hem de İstanbul Barosu binası önünde kamuoyuyla görüşlerimizi paylaşmak istedik. 2025 yılında, bu ülkede bir baro başkanının ve meslektaşlarının çevresi yüzlerce polisle sarılıyor. Bu görüntü, hukuka değil korkuya dayalı bir düzenin göstergesidir. Çünkü bu sistem tecavüzcüden, çetelerden değil, avukatlardan korkuyor. Biz yıllardır ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı gibi temel hakların tehdit altında olduğunu söylüyorduk. Bugün bu tehdit somutlaştı: Türkiye Barolar Birliği’nin ‘Savunmayı Savunmak’ etkinliğinde, polis devleti provası yapılmıştır” dedi.

Sokağın, yürüyüşün, ifadenin bu kadar keyfi biçimde sınırlandığı bir ülkede hukuk devletinden söz edilemez diyen Sağkan, “Bu, hepimizin ortak geleceğine yönelmiş ciddi bir tehdittir. Buradan tüm demokratik kamuoyuna, anayasal devlete inanan herkese sesleniyorum: Gördüğümüz tablo, uçurumun dibidir. Bu gidişat durdurulmazsa, Türkiye tam anlamıyla bir polis devletine dönüşecektir. Ama biz barolar olarak, 201 bin avukat olarak, Anayasa’yı, hakları ve özgürlükleri savunmaya korkmadan, yılmadan devam edeceğiz” diye konuştu.

“GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ”

İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu ise "Bugün biz, İstanbul Barosu’nda, Çağlayan Adliyesi’nde aslında 85 milyonun haklarını savunmak için tüm Türkiye baroları ve avukatları olarak bir araya geldik. 200.000’i aşkın savunma öznesi olarak biliyoruz ki; bir ülkede avukatlık mesleği tehlikedeyse, adalet de tehlikededir” diyerek sözlerine başladı.

Kaboğlu, “Ne yazık ki bugün Türkiye’de adaletin tehlikede olduğunu, savunma mesleğine yönelik şiddet, özgürlükten alıkoyma gibi uygulamalarla bir kez daha acı bir şekilde gördük. Avukatlık mesleği, herkesin bir gün ihtiyaç duyabileceği adil yargılanmanın belkemiğidir. Hukuku, savunmayı, insan haklarına dayanan laik ve demokratik cumhuriyeti savunmak herkesin görevidir. Bu görev baro başkanının da, milletvekilinin de, akademisyenin de sorumluluğudur” dedi.

Başkan Kaboğlu sözlerine şöyle devam etti: “Avukatlar, siyasi baskılarla yurtdışına gitmek zorunda kalan yurttaşları da, kolluk güçlerinin haklarını da savunmuş ve savunacaktır. Ancak bugün hukuk dışı emirler veren, diploması olsa dahi hukuka aykırı hareket eden kişiler asla avukat olamazlar. Çünkü barolar hukukun üstünlüğünü savunmak ve insan haklarını korumakla yükümlüdür. Avukatlık yemini hukuka, ahlaka, meslek onuruna namus ve şeref üzerine edilir. Bu yemin, yaşamı boyunca anayasayı ihlal etmiş bir kişi için geçerli olamaz. Bugün anayasayı sistematik olarak çiğneyenlerin ‘yeni anayasa’ söylemleri sahte ve samimiyetsizdir.”

Geri adım atmayacaklarına vurgu yapan Kaboğlu, “Çünkü hukuka daha sıkı sarılacağız. Hukuku etkili kılmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ve inanıyoruz ki; bu ülkenin yargıçları, savcıları ve yurttaşları da demokrasiden geri adım atmayacaklardır. Hiçbir zaman bu hukuk dışılığı kanıksamayacağız, meşrulaştırmayacağız, kabul etmeyeceğiz. Hukuk yolunda, herkes için, her zaman, birlikte ve kurumsal olarak yürümeye devam edeceğiz" sözleriyle konuşmasını tamamladı.

 

 

YAZDIR
Yükleniyor...