HABERLER
  • Son Güncelleme : 12.06.2025 16:50
  • Haber Giriş : 04.06.2025 17:12
  • Etkinlik : 04.06.2025

İstanbul Barosundan Silivri Cezaevine Bayram Ziyareti

İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu, İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av. Hürrem Sönmez, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Bengisu Kadı Çavdar ve Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Kemal Aytaç ile birlikte Kurban Bayramını Silivri Cezaevinde geçirecek olan meslektaşlarımızı ziyaret etti.

Silivri Marmara Cezaevi ziyaretinden sonra konuşan Başkan Kaboğlu, Ekrem İmamoğlu'ndan Can Atalay'a kadar Selçuk Kozağaçlı'dan Ahmet Özer'e ve Aykut Erdoğdu'ya kadar 13 tutuklu ve hükümlüyü ziyaret ettiklerini söyledi.

Başkan Kaboğlu “Burada tanıklıklarımız aslında öncelikli olarak bu tutuklamaların Anayasa’ya uygun olmadığıdır. Bugüne kadar söylediğimiz Anayasanın 19 ve diğer maddelerinin öngördüğü Ceza Muhakemesi Kanunu'nun öngördüğü koşulların tutuklanma açısından ortaya çıkmadığı, gerçekleşmediği halde tutuklanmış olmalarıdır. Birinci konu budur. İkinci sorun ise hapishane, tutuksuz Anayasa’ya ve hukuka aykırı da olsa mahpus olmak özgürlükten alıkonulmak demektir. Yoksa birçok haktan alıkonulmuş olmak demek değildir. Üçüncü konu ise mahpus olmak, özgürlüğünden alıkonulmak belirli bir kapalı mekana konularak orada yaşamını sürdürmek demektir. Oradan dağıtılmak değildir. Sürgünden sürgüne gönderilmek demek değildir. Dördüncü olarak sizin hukuk dışı Anayasa dışı olarak yaptırıma tabi tuttuğunuz kişileri yakınlarını da yaptırıma tabi tutacak biçimde ceza ve muamele uygulamamanızdır” dedi.

TUTUKLANMAK EN AĞIR YAPTIRIMDIR

Tutuklamaların hukuki koşullarının bulunmadığını belirten Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Çünkü Anayasa’mız ve Ceza Muhakemesi Kanunu gerçekten bir suç kuşkusu var ise adli kontrol seçenek yaptırımları öngörmüştür. Daha ağır sonuçları olan yaptırımları öngörmüştür. Tutuklanmak ise en ağır yaptırımdır. Bu açıdan bu kişilerin Anayasa’nın 19  maddesi gereği, özgürlük ve güvenlik hakları ihlal edilmiştir. Bu haklarının özüne dokunulmuştur ve özüne dokunulmaya devam edilmektedir. Bu kişiler aile sahibidirler.  Eştir, evlattır. Babadır, annedir. Bunlar aileleriyle birlikte mağdur ediliyor. Bu kişilerin varsa suçları, pekala tutuksuz yargılanabilirler. Ama bu temel hukuk kurallarına uyulmadan hapishanede tutuluyorlar. Aileleriyle birlikte yaptırıma tabi tutuluyorlar ve ayrıca gece yarılarında İzmir, Kandıra olmak üzere çeşitli hapishanelere hiçbir gerekçe olmaksızın hiçbir makul neden olmaksızın dağıtılıyorlar. Dolayısıyla burada haksız tutuklamanın ötesinde Anayasa dışı ve hukuk dışı tutuklamanın ötesinde insanlıkla bağdaşmayan, insani davranışla bağdaşmayan bir kötü muamelenin, uygulanması ve mahpus olmanın ötesine geçen yaptırımlar dizisinin uygulanıyor olmasına tanıklık etmekteyiz.” diye konuştu.

“İSTANBUL YÖNETİMİNİN ETKİSİZLEŞTİRİLMESİNİ ESEFLE GÖZLEMLEMEKTEYİZ”

İstanbul Barosu olarak bu durumu yakından izliyoruz diyen Başkan Kaboğlu, “ Raporluyoruz. İzlemeye devam edeceğiz. Ve bu hukuksuzluğu, bu haksızlığı teşhir etmeyi sürdüreceğiz. Fikrin ötesinde dayanışma halkalarını genişleterek Türkiye'de bu yetkilerin kötüye kullanılmasını, hukukun ötesine geçilerek yargının, savcılığın, yargıçların siyasal malzeme olarak kullanılmasına karşı olduğumuzu, hatta siyasal malzemenin ötesinde siyasallaştırmanın ötesinde insanların özel yaşamlarına dokunulmasını, insanların aile yaşamlarına dokunulmasını, mesleklerinden alıkonulmasını, İstanbul yönetiminin etkisizleştirilmesini, esefle gözlemlemekteyiz. Bunun herhangi bir biçimde Türkiye Cumhuriyeti'nde yürürlükte bulunan Anayasa veya yasalarla ilgisi bulunmamaktadır. Bunlar keyfidir. Bu keyfilik aslında insancıl olmayan insan özelliğiyle, insani özellikte bağdaşmayan, farklı siyasal gruplara mensup olanlara bir tür intikam duygusunun da ötesine geçen bir yaklaşımı sergilemektedir.  Bu uygulamalara, bu insanlık dışı uygulamalarla muhalefeti zor yoluyla bastırma faaliyetlerine son verilmesini İstanbul Barosu olarak temenni ediyoruz ve bu yolda yapılması gereken her türlü hukuki adımı da atacağımızı beyan ediyoruz” şeklinde konuştu.

“ONLARI HAKSIZ YERE TUTUKLAYANLARIN, BİRAZ DA BAYRAMIN ONLAR İÇİN NE ANLAM İFADE ETTİĞİNİ DÜŞÜNMELERİNİ TAVSİYE EDERİM”

Kaboğlu, “Ekrem İmamoğlu'ndan Av. Burak Saldıroğlu'na kadar yani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, seçilmiş olan bir kişiden genç meslektaşımız Av. Burak Saldırıoğlu'na kadar ziyaret ettiğim 13 ayrı tutuklu ve hükümlünün adlarını burada vermedim.  Ama zaten onların her biri keyfi olarak özgürlüğünden alıkonulduğu gibi aynı zamanda aileleri de yaptırıma tabi tutulmaktadır. Aynı zamanda mesleklerinden yoksun kılınmış bulunuyorlar. Ya da tıpkı İmamoğlu ve belediye başkanlarının durumunda olduğu gibi onların seçmenleri yani İstanbul halkı da mağdur edilmektedir. Böylece aslında mağduriyetler zinciri, bireysel boyutlarda kalmamakta çok genişlemekte, kolektif bir yaptırıma dönüşmekte. Hatta bir halkın siyasal nedenlerle siyasal hırsla, siyasal iktidarın el değiştirmesi yolunu önlemek için her türlü aracın mubah görüldüğü bir uygulama tanık olmaktayız. Buna bir an önce son verilmesi ve meslektaşlarımızın, seçilmişlerin, Aykut Erdoğdu gibi önceki dönem milletvekili dostlarımızın bayramlarını tıpkı her günü olduğu gibi hepimiz gibi aileleriyle birlikte geçirmelerini diliyoruz. Onları haksız yere tutuklayanların, biraz da bayramın onlar için ne anlam ifade ettiğini de düşünmelerini tavsiye ederim” dedi.

 

YAZDIR
Yükleniyor...