Ülkemizi üzüntüye boğan 6 Şubat 2023 tarihli depremin ardından Zorunlu deprem sigortası (ZDS) olan vatandaşlara deprem sigorta tazminatı ödemelerinin eski tarife üzerinden mi yoksa yenisinden mi yapılacağı hususunda çeşitli hukuki tartışmalar yaşanmıştır.
Bilindiği üzere ZDS zorunlu bir sigorta türü olup sigorta teminatları sigortalıların isteğine göre değil, yetkili idare tarafından her yıl düzenlenen resmi tarife ile belirlenmektedir. Nitekim Kahramanmaraş depremlerinden 2,5 ay önce 25.11.2022 tarihinde tarife değiştirilerek sigorta teminatları %100 oranında yükseltilmiş ve söz konusu teminat artışı Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır. Ancak, ne söz konusu tarife değişikliğinde, ne de aynı gün DASK tarafından yayınlanan kamuoyu duyurusunda vatandaşın teminat artışına bağlı olarak bir zeyilname yapma zorunluluğundan veya gerekliliğinden bahsedilmediği anlaşılmaktadır. Buna rağmen DASK’ın vatandaşlara eski tarifedeki değerlere göre ödeme yapması üzerine Sigorta Tahkim komisyonu hakem heyetlerine intikal eden uyuşmazlıklarda verilen hakem heyeti kararlarının temyiz mercii olan Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2023/13140 E. 2024/5473 K. Sayısıyla konuya ilişkin ilk kararını verdiği ve anılan kararda vatandaşların zeyilname yaptırmak zorunda olduklarının belirtildiği görülmektedir.
Anılan Yargıtay kararında uyuşmazlığa ilişkin tartışılan hukuki konuları her yönüyle yeterli biçimde aydınlatacak gerekçelerin kararda yer almadığı anlaşılmaktadır.
Zorunlu deprem sigortası, sıradan bir mal sigortası olmayıp, bu sigorta bakımından riziko belirli bir bölgedeki veya ülkedeki sigortalıların hemen hepsi için aynı anda gerçekleşmektedir. Nitekim son büyük depremde 11 ildeki sigortalılar aynı anda depremden kitlesel olarak etkilenmiştir. Hal böyle iken ve deprem sigortası mevzuatında yer almadığı halde ülkemizdeki 10 milyonu aşan ZDS sigortalının, aynı anda zeyilname yaptırmak zorunda olduğundan bahsedilmesi durumunda, bunun hem hukuki dayanağının hem de fiziki olarak mümkün olup olmadığının hukuki bakımdan doyurucu bir biçimde gerekçelendirilmesini beklemek milyonlarca vatandaşın en doğal hakkıdır. Kaldı ki, vatandaşın zeyilname yaptırmak zorunda olduğunun hukuken kabul edilebilir olduğu değerlendirildiğinde de bu kez, vatandaşın bu kadar önemli ve hak kaybına uğramasına yol açacak bir konuda yeterince ve mevzuata uygun olarak aydınlatılıp aydınlatılmadığının da hukuken ayrıca değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Anılan Yargıtay kararının, bu çerçevede sigortalının aydınlatılması konusundaki tartışmaya ışık tutacak herhangi bir içerik taşımadığı görülmektedir.
Son olarak, miktar yönünden temyize tabi olmayıp kesinleşen hakem kararlarının gereğinin DASK tarafından yerine getirilmediği de Baromuza kayıtlı meslektaşlarımız tarafından tarafımıza iletilmekte olup, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. Maddesine göre hakem kararlarının yerine getirilmesi yasal zorunluluktur. Baromuz olarak sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
İstanbul Barosu Afet Hukuku ve Koordinasyon Merkezi
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2023/13140 E. 2024/5473 K. Sayılı kararı için tıklayınız.