HABERLER
  • Son Güncelleme : 11.03.2023 16:44
  • Haber Giriş : 10.03.2023 11:41
  • Etkinlik : 10.03.2023

Sigorta Tahkim Yönetmeliğinde Yapılan Değişiklik İptal Edildi

 İstanbul Barosu tarafından açılan davada Danıştay 10. Dairesi, 14.06.2018 gün ve 30451 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 2. maddesi ile ana Yönetmeliğin 16/5. maddesi değişikliği olan, ‘değer kaybı başvurularında raportörlere karar verme yetkisi veren düzenleme’ iptal edildi.

(5) Değer kaybı talepleri ilgili mevzuatında önceden belirlenen formül, yöntem veya ölçütlere göre başvuru sahibinin isteğine bağlı olarak, Komisyonun danışmanlık hizmetleri çerçevesinde raportörler tarafından sonuçlandırılır. Bu kapsamda yer alan dosyalar için raportörler tarafından komisyon listesine kayıtlı sigorta eksperlerinden sıra usulüne göre danışmanlık hizmeti alınır. Bu çerçevede hazırlanacak raporlar, ilgili mevzuatına uygun hesaplama yapıldığı belirtilmek suretiyle raportörler tarafından onaylanarak sonuçlandırılır. Buna rağmen, başvuru sahibi tarafından hakeme gidilmesinin talep edilmesi halinde hakemler tarafından yeniden bilirkişi tayin edilemez. Bu fıkra çerçevesinde verilecek danışmanlık hizmeti için, sigorta eksperlerine ödenecek ücret ile Komisyonun belirleyeceği başvuru ücreti başvuru yapanlardan alınır. Ücret ve masraf payı maktu olarak Komisyon tarafından önerilir ve Müsteşarlıkça onaylanır.” hükmünü iptal eden Danıştay 10. Dairesi’nin 12.10.2022 gün ve 2018/3190 E. 2022/4383 K. no’lu kararında iptal gerekçesi şöyledir:  

5684 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 1. fıkrasında, sigorta raportörünün, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Komisyona intikal etmiş şikâyetler üzerinde ön incelemeyi yapan kişi; sigorta hakeminin, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkları çözen kişi olarak tanımlandığı; aynı Kanun'un 30. maddesinin 15. fıkrasında, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin Komisyona başvurusunun, öncelikle raportörler tarafından inceleneceği, raportörler tarafından çözümlendirilemeyen başvuruların sigorta hakemine iletileceği, uyuşmazlığa hangi sigorta hakeminin bakacağının, Komisyon tarafından belirleneceğinin kurala bağlandığı görülmektedir.

5684 sayılı Kanunun 30. maddesinin uygulanması amacıyla çıkarılan ve 17/08/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde de, aynı tanımlara yer verildikten sonra, 8. maddesinin 3. fıkrasında, sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin ilk incelemenin raportörler tarafından yerine getirileceği, raportörlerin uyuşmazlığın esasına dair karar veremeyeceği öngörülmüştür.

Buna göre, yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinin değerlendirilmesinden; sigorta raportörlerinin yalnızca ön inceleme yapmakla görevli oldukları, uyuşmazlığın esası hakkında karar verme yetkilerinin bulunmadığı açık olmasına rağmen, değer kaybı taleplerine ilişkin uyuşmazlıkların Komisyonun danışmanlık hizmetleri çerçevesinde raportörler tarafından sonuçlandırılması, çıkan sonuca göre başvuru sahibi tarafından hakeme gidilmesinin talep edilmesi halinde hakemler tarafından yeniden bilirkişi tayin edilememesi yönündeki dava konusu düzenlemede, raportörlere Kanun hükmünü aşar bir şekilde yetki tanınması, Sigortacılık Kanunu ve Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ile oluşturulan sigorta tahkim sistemi ile bağdaşmaması, sigorta hakemlerinin ve sigorta raportörlerinin Kanun ve Yönetmelikle belirlenmiş olan görev tanımlarıyla çelişmesi nedenleriyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Her ne kadar davalı idare tarafından, düzenlemeyle getirilen yeni prosedürün, başvurucunun isteğine bağlı olarak ve Komisyonun danışmanlık hizmeti çerçevesinde işletildiği iddia edilmekte ise de; Yönetmeliğin 6. maddesinin 3. fıkrasına göre, uyuşmazlık konusunda tahkime gidilmeden önce ön bilgi vermek amacıyla sağlanabilecek danışmanlık hizmetinin sınırlarının aşıldığı, dava konusu düzenlemenin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından, anılan iddiaya itibar edilmemiştir.

Öte yandan, yukarıda yetki yönünden hukuka aykırı olduğu sonucuna varılan dava konusu düzenlemenin son iki cümlesinde, verilecek danışmanlık hizmeti için sigorta eksperlerine ödenecek ücret ile Komisyonun belirleyeceği başvuru ücretinin başvuru yapanlardan alınacağı kurala bağlanmış olup, tarafların haklılık durumuna göre bu giderlerin nasıl paylaştırılacağı konusunda da düzenleme yapılmadığı, böylelikle başvuru ücreti ve eksper ücretinin her halükarda başvurucu üzerinde bırakılması sonucunun doğduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, Yönetmeliğin 16. maddesinin 3. fıkrasına göre, yapılan ön inceleme sonucunda dosyanın Komisyon tarafından değerlendirmeye alınamayacağının anlaşılması halinde başvuru ücretinin yüzde doksanının; dava konusu 5. fıkraya göre de uyuşmazlığın bilgi ve belge eksikliğinden kaynaklandığı hallerde dosyanın kapatılması durumunda başvuru ücretinin yüzde ellisinin başvurana iade edileceği düzenlenmiş iken; değer kaybına ilişkin uyuşmazlıkların esası hakkında raportör tarafından karar verilmesi halinde, yargılama gideri olarak değerlendirilmesi gereken başvuru ücreti ve eksper ücretinin, tarafların haklılık durumuna göre bölüştürülmeyerek her durumda başvurucu üzerinde bırakılmasının öngörülmesi nedeniyle de dava konusu düzenlemede hukuka ve hakkaniyete uygunluk görülmemiştir.


 

YAZDIR
Yükleniyor...