23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da, Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, kent genelinde ve çevre illerde ciddi şekilde hissedildi. Bu sarsıntı, sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda ihmaller zincirinin ortasında yaşayan milyonlarca yurttaş için bir uyarı niteliğindedir.
Türkiye geneli ve İstanbul özelinde 17 Ağustos 1999 depremiyle uzun süredir bilinen ama ertelenen büyük gerçek bir kez daha kendisini hatırlattı.
Bir kez daha uyarıyoruz: Kaybedecek zamanımız kalmadı. İstanbul’un riskli yapıları, afetlere hazırlıksız kamu kurumları, liyakatsiz planlamalar ve siyasi rant öncelikli projeler yüzünden milyonlarca insan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Kanal İstanbul değil, depreme dayanıklı şehirler istiyoruz. Öncelik verilmesi gereken husus insanların yaşam hakkı olmalıdır.
İstanbul’da deprem oldu; aynı korku, aynı çaresizlik geri döndü. 6 Şubat’ta 11 ilde yaşanan ihmallerin acısı hâlâ taze. Biz hâlâ adalet bekliyoruz. Aynı acıyı, aynı yalnızlığı tekrar yaşamaktan korkuyoruz.
İstanbul Barosu olarak 'Türkiye Afet Yönetimi Yasa Önerisi' çalışmamıza hız verdiğimizi beyan etmekle, halkın yaşam hakkını önceleyen afet politikalarının hayata geçirilmesi için kamuoyunu, yerel yönetimleri ve merkezi idareyi sorumluluk almaya çağırıyoruz.
İstanbul Barosu Afet Hukuku ve Koordinasyon Merkezi